DEPRESİF KİŞİLİK

Depresif eğilimler özellikle erken dönemde yaşanan kayıplarla, yetersizlik duygusu ile içinde yetişilen aileden yani ana babadan bulaşan karamsar bakış açısı ile ilişkilendirilebilir.

Hepimizin çevresinde böyle insanlar vardır. Sürekli mutsuzluklarından bahseden, hayatlarının ne kadar kötü olduğuyla ilgili sürekli yakınan, kızgınlıktan ziyade suçluluk hisseden… Bazı depresifler konuşmaz yahut çok az konuşurken bazısı susmak bilmez. Depresif kişilerin çoğu ağır eleştirilerini çevreye değil kendilerine yönelttikleri için ağır suçluluk duyguları nedeniyle genellikle eli açık, vicdanlı, duyarlı ve fakat şikayetçi insanlardır.

Kurdukları ilişkilerde fedakârlık yapmaktan çekinmezler. Çünkü reddedilmeyi hak ettiklerini düşünürler. Bu mutsuz insanlarla dert ortağı olurken dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, aynı havaya kapılıp gitmemektir.

DEPRESİF KİŞİLİK İLE İLİŞKİ KURARKEN…

Mutsuzların en önemli dertleri kendileridir. Sürekli yanlış yaptıklarını düşünürler. Kendilerine güven sorunları vardır. Sürekli eksiklerinden, hatalarından bahsederler. Onların başarılı yanlarına yapacağınız takdirler kendilerini iyi hissetmelerini sağlayacaktır.

Bunu yaparken dikkatli olmak gerekir. Samimiyetsiz bir tablo çizerseniz, zaten bardağın boş tarafına bakmaya alışık arkadaşınız sizin de üzerinizi çizecektir. Takdir ederken gerçek olaylar üzerinden gidin, daha etkili olursunuz.

Örnek; “Yaptığın sunumda konuya çok hâkimdin, çok etkileyiciydi”, “Yemeklerin gerçekten çok lezzetli” gibi…

Bir başka yöntem de sorular sorarak farkındalık yaratmaktır. “Daha önce de sınavlardan düşük not alacağını yeterince çalışmadığını söylüyordun. Sonuç ne oldu peki, kaç almıştın sınavdan” gibi.

YAPMAMANIZ GEREKEN ŞEYLER VAR

Bunların başında zaten özgüveninde sıkıntı olan depresif kişiliği eleştirmemek geliyor. Aşırı kırılgan olabildiklerini biliyoruz. Eleştirileriniz onu alt-üst edebilir. İyi niyetli bir tutumla, olumlu ve olumsuz eleştiriler bir arada yapılsa bile onlar sadece olumsuzu duyacaktır. Özellikle herkesin dilindeki, “Pozitif ol”, “Biraz çaba harcamalısın” gibi içinde biraz da suçlama barındıran öğütler son derece tehlikelidir.

Depresif ebeveynlerin çocukları kalıtımsal olarak risk altında olduğu gibi davranışsal olarak da depresyona yatkın olabilirler. Depresif kişilikteki ebeveyn ile yaşamak, rol modellemek gelecekteki baş etme mekanizmalarını yetersiz hale getirebilir ve yatkınlığı arttırabilir. Depresif ebeveyni olan bu sebeple ihtiyaçları karşılanmayan, yeterli bakım ve ilgiyi alamayan ya da taleplerinin ebeveynleri için yük olduğunu hisseden çocuk büyük sıkıntı yaşar. Bu durum; yanlış bilgilerden dolayı tedaviden kaçınan anne ve babaların tedavisinin aslında bir tercih değil, anne-baba olmanın bir zorunluluğu olduğunu bize hatırlatır.

ÇOCUKLARIMIZDA DEPRESİF KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ GELİŞMESİN DİYE NE YAPMALIYIZ?

  • Fiziksel ya da duygusal olarak terkedilmiş hissetmelerine engel olmalıyız.
  • Yoğun çalışma hayatımıza kapılıp, evde bizi bekleyen çocuklarımızı unutmamalıyız.
  • Boşanma sonrası özellikle çocukla beraber yaşamayan ebeveyn, onunla ilişkilerini koparmamalı, yeterli özeni göstermeli.
  • Çocuklarımız için özel olan zamanlarda (gösteriler, okulun ilk günleri, mezuniyet, doğum günleri, sınavlar) mutlaka yanlarında olmaya çalışmalıyız.
  • Yas dönemlerinde çocuğun üzüntüsünü yaşamasına izin vermeli, duygularına ortak olmalıyız.
  • Eğer depresif bir ruh halindeysek mutlaka bir hekimden yardım almalı, çocuğumuzun mutsuz bir ortamda büyümesine sebep olmamalıyız.

O SİZİN NEYİNİZ?

Eşinizse:

  • Ona değerli olduğunu hissettirin.
  • Terk etmek üzerine değil, iyi bir birliktelik üzerine söylemlerde bulunun.
  • Eleştirel, yıkıcı üslup yerine, yapıcı eleştiriler kullanın. Gerçekçi ve samimi olun. • Sosyal hayata katılımı konusunda destekleyici olun.

Ebeveyninizse:

  • Sürekli yetersizlikleriyle söze başlamayın.
  • Sık sık meziyetleri ve yeterli olduğu alanlar üzerinden övgülerde bulunun.
  • Keyif alabileceği sosyal yaşantılara destek sağlayın.
  • Sürekli mutsuzluklarından bahsetmek istediklerinde hayatlarındaki olumlu şeyleri hatırlatın. Kendinizden başlayabilirsiniz.

Çocuğunuzsa:

  • Asla terk etmek üzerine ceza cümleleri kurmayın. Koşullarınızın hiç birinde bırakıp gitmek olmasın.
  • Suçlayıcı bir dilden uzak durun. “Senin yüzünden” diye başlayan cümlelerinizi yok edin.
  • Yoğun zamanlarda bile yeterli vakti çocuğunuza ayırın. Kaliteli olarak birlikte vakit geçirin.
  • Boşanmış veya ayrılık sürecinde olan ebeveynlerseniz çocuğunuza bunu özenle açıklayın. Sürecin ebeveynlerden birinin onu bırakması olmadığını anladığından emin olun.

Arkadaşınızsa:

  • Kendi hayatlarının ne kadar kötü olduğuna dair yakınmalarından bunaldığınızda, hayatının olumlu yönlerini hatırlatın.
  • İçinde bulundukları ruh haline ortak olmayın, durumu paylaşmayın.
  • Kabul görmek için gösterdikleri eli açık, vicdanlı, duyarlı yanlarına, dost olmak konusunda oldukça iyi olduklarına ilişkin geri bildirimizle karşılık verin.
  • Birlikte yapılabilecek aktiviteler konusunda yüreklendirin, sosyalleşmesine destek olun.

Son söz:

Bu özelliklere sahip eş, ebeveyn ve arkadaşlarınız için en büyük yardım, profesyonel destek almaya yönlendirmeniz olacaktır. Çocuğunuz için ise bu ihtiyacı zamanında tespit edip, ötelemeden profesyonel destek sistemini oluşturun.