Doğru su

Suyun bütün mucizelerinin yanında, yanlış tür su sizi ger­çekten hasta, yorgun ve şişman yapar. Aldığınız her şey gibi, suyunuz da elektron bakımından zengin ve alkalik olmalıdır.

David
Kırk sekiz yaşındayım, aslen Iovva’Iıyım ve şu an ingilte­re’de yaşıyorum. Sadece pH değeri olan su içerek (günde 3 litre), et ve süt ürünlerini keserek ve daha çok salata yiye­rek bir ay içinde 9 kilo verdim ve 81 kilodan 72 kiloya düş­tüm. Hâlâ geçiş aşamasındayım; kırk yıldan fazla süredir et yemiş biri olarak, alışmak biraz zaman alıyor! Vejetaryen olma yolunda ilerlemeliyim ama Shelley Young’un tarifle-riyle bu geçiş aşaması çok kolay olacak.

Maalesef hazır suların hemen hepsi asidiktir, bu da vücudu­nuzu asidik yapar ve vücudun kendini korumak için yağ tut­masına neden olur. Ve vücudunuz asitleri nötrleyip atarken de su kullanmak zorundadır1. Asidik suyla asla ideal kilonuza ula­şamazsınız veya ideal sağlığınıza kavuşamazsınız. Ama vücu­dunuzu elektron zengini alkalik suyla beslediğiniz zaman, ona hücreleri sağlıklı tutması ve pH dengesini koruması için ihtiya­cı olanı verirsiniz, hem de başka görevleri olan nötrleyici mad­deleri vücudunuzun başka bir yerinden çekmeden. Vücut hüc­releri, içlerinde bulundukları sıvılar kadar sağlıklıdır.

Tamam, artık içmeye hazırsınız ve elinizde bir bardak mus­luk suyu veya marketten aldığınız bir şişe su var. Temiz ve iyi görünüyor. Hatta tadı da güzel. Ama gerçekten sizin için sağlık­lı mı? Hatta içmek için güvenli mi? Asidik mi alkalik mi? İdeal kilonuza ulaşmanızı hızlandıracak mı yoksa sizi tartının yanlış bölgesine mi sıkıştıracak? Sadece bakarak veya tadarak bunu anlamanıza gerçekten imkân yok. Ülkenin ve dünyanın çeşitli yerlerinden topladığım sulara yaptığım testlerden öğrendiğim, önünüzde duran şeyi gerçekten içmek isteme ihtimalinizin çok düşük olduğu. Gerçekten sağlıklı suyun en önemli özellikleri saflığı, pH değeri, elektron aktivitesi ve moleküler yapısıdır. Şimdi bu konudan biraz bahsedeceğim.

Saflık
Her şeyden önce, suyunuzun saf ve içmek için güvenli oldu­ğuna emin olmalısınız. Suyun musluğunuzdan akması, mar­ketten alınmış bir şişede olması veya belediye su deposundan gelmesi böyle olduğu anlamına gelmez. Doktorlar Amerika’nın su kaynaklarında 75.000′in üzerinde toksik, sentetik ve kimya­sal bileşim bulduklarını ve bunların sadece bir kısmı için çalış­ma başlatıldığını rapor ettiler. Aslında Çevre Koruma Ajansı (EPA), kısa bir süre önce, belediye su sistemlerinin kalite stan­dartlarında yaklaşık 83.000 bozulma olduğunu, son otuz yılda 21.000′in üzerinde kirletici madde -organik ve inorganik- bu­lunduğunu, neredeyse 200′ünün sağlığı olumsuz yönde etkile­diğinin kanıtlandığını belgelemiştir. Bu kirliliğin pek çoğuna endüstri ve tarım sebep oluyor ama önemli bir kısmını da çi­men kimyasalları, ilaçlar, benzin ve ev içi temizlik ürünleri gibi günlük yaşam ürünleri oluşturuyor.

Doğal Kaynaklan Koruma Konseyi’ne göre (NRDC) her gün, 240 milyondan fazla Amerikalı, belediye su sistemlerinden ge­len kirlenmiş suyu kullanıyor. Hastalık Koruma ve Önleme Merkezleri (CDC), yılda neredeyse 1 milyon Amerikalının zarar­lı mikroorganizma barındıran sular yüzünden hastalandığını ve yaklaşık 900 kişinin bu yüzden öldüğünü tahmin etmektedir.

Şişe suyuna dönmenin bir faydası yok. Şişelenmiş suların çoğu sadece şişelenmiş musluk suyudur.

Gerçek şu ki, gezegende doğal olarak iyi su kalmamış gibi görünüyor. Buzul erimesi suyu, yağmur suyu, kaynağın yanındaki memba suyu veya yüksek dağlardaki akıntılar ideal olabi­lir. Ama günümüzün asit yağmurlu, kirli havalı, kirlenmiş ze­min sulu, çöp yığını okyanuslu endüstri çağında, vücudunu­zun gerçekten ihtiyacı olan suyu hiçbir değişikliğe uğramadan almanız imkânız.
Yüksek kaliteli bir filtre, sadece suyunuzda istenmeyen kim­yasallar, eser elementler ve mikroorganizmalar gibi çeşitli pis­liklerin olmadığından emin olmak içindir. Bence bir damıtıcı veya bir elektronik su temizleyicisi daha çok işinize yarar (Veya herhangi bir marketten damıtılmış su alın). Evinizde, suyunu­zu temizlemek için gerekli ekipmanı kurmak yaklaşık 400-1500 dolar arası bir miktara mal olacaktır. Size, suyu temizleyen ve iyonlaştıran su damıtıcısını öneriyorum.

PH
Tam anlamıyla sağlıklı olması için, suyunuz aynı zamanda alkalik olmalıdır. Saf, damıtılmış suyun pH derecesi 7 olur. 7′nin üzerindekiler alkaliktir ve asidik sudan daha iyidir ama al­kalik sudan tam olarak faydalanmak için -sizi şişmanlatan asit­leri nötrlemesi için- en az 9.5 pH (ciddi obezite ve ciddi sağlık durumları karşısında en çok 11,5 ile 12,5 seviyesi) olan suyu öneriyorum. Günümüzde pek çok su nötr olmaktan çok asidik.

Bir düşünün: Asidik su içiyorsunuz ve zaten nötr olması ge­reken suyu nötrlemek için vücudunuzun alkalik madde depo­larını azaltmasını sağlıyorsunuz. Bazı şişe suyu etiketlerindeki “pH dengeli” ifadelerine sakın aldanmayın: “Doğal yollardan pH 7.2 ile dengelenmiştir.” Doğru, bu çok az bir alkalik seviye ve kesinlikle asidik sudan daha iyi. Ama alkalik suyun faydala­rını gerçek anlamda sağlamak için bu pH derecesi yeterince yüksek değil.

Alkalik su içmek asitleri ve atık maddeleri temizler ve bütün vücudunuzun alkalik kalmasını sağlar. Dokulardaki asitleri nötrlemek ve yok etmek için alkalik su içerek, vücudunuzu diğer bölümlerden alkalik maddeleri toplamaktan kurtarırsınız-örneğin kemiklerinizden kalsiyum emmek gibi. Asidik suda kurşun gibi toksik metal iyonları, kadmiyum ve aşırı miktarda olduğunda ciddi sağlık sorunlarına yol açan cıva vardır. Karşıt şekilde, alkalik su kalsiyum, magnezyum ve potasyum gibi vü­cudunuzun ihtiyacı olan minerallerle vücudunuzun emebile­ceği biçimde (iyonik olarak) dolu olabilir. Ve herhangi bir olumsuz mikroform gerekli miktarda alkalik su bulunan bir or­tamda hiçbir tehdit oluşturmaz.

Neyse ki, suyunuzun alkalik olup olmadığından emin olma­nın kolay bir yolu var: Suyunuza her bir litre için (tercihen iyonlaştırılmış veya damıtılmış) %2 oranında 16 damla sod­yum klorid veya 2-3 çay kaşığı sodyum bikarbonat veya sod­yum silikat ekleyin. Sodyum silikatı veya sodyum kloriti sağlık­lı yiyecek dükkânlarından alabilirsiniz. pH damlaları hakkında daha ayrıntılı bilgi için 9. bölüme bakınız.

Elektron Aktivitesi / Enerji / Enerji Potansiyeli
İdeal kilonuza ulaşmak için suyunuzun enerji verilmiş olma­sı gerekir. Enerji verilmiş su elektrona doymuş, yüksek derece­de yüklü ve potansiyel enerjiyle doludur. Alkalik suyun, elekt­ronları nedeniyle negatif yüklü olduğunu, oysa asitlere pozitif yüklü protonlar tarafından hâkim olunduğunu ve bu elektron­ların protonları çekmesinin zararlı asitleri nötrlediğini artık bi­liyorsunuz. Şimdi suyun elektron aktivitesini veya enerji potan­siyelini ölçmenin iki yolunu açıklayacağım: OAP ve rH2.

OAP (oksidatif azalma potansiyeli) değeri, suyunuzdaki (ve­ya herhangi bir şeydeki) enerji miktarını, elektronlarını sayarak belirler. Ölçü birimi milivolttur (mV). Suyunuzun negatif mili-volta sahip olduğundan emin olun. ideal kilonuza ulaşmak için suyunuzun en az 250 mV değerinde OAP’si olmalıdır. (1,250 mV’u aşmak sizin için hiç iyi olmaz, bu miktara yaklaştıkça günde sadece az bir miktar içmek isteyeceksinizdir.) Bu oran, vücudunuzun kilo almasına veya kilo verememenize yol aça­cak fazla asitleri nötrleyecek yeterli miktarda elektron aktivite­si olduğu anlamına gelir. Musluk sularının pek çoğunda bu oran +500 mV’dur.

rH2′yi (hidrojende azalma, redoks da denir) de bir çeşit OAP’ye yardımcı ölçüm olarak düşünün. rH2, aynı pH gibi, bir skala ile ölçülür. rH2 skalası 0 ile 44 arasında olup 22 değeri nötrdür; ve bu sayı ne kadar düşük olursa elektronların toplan­ması da o kadar çok olacaktır.

Artık aşırı kilolu bir insan olarak yaşıyordum ve bu du­ruma üzülmekten yorulmuştum. Zayıflayabilmek için çok fazla yöntem denedim ama bir tanesi bile işe yaramadı. Taki bu programı duyana kadar. Sadece beş ayda 27 kilo verdim ve iki yıldan fazla bir süredir de ideal kilom olan 72 kiloda­yım. Kolesterolüm 100 değer düştü, tansiyonum normale döndü ve artık hiç ilaç kullanmıyorum. Bu ya­şam tarzına bayıldım ve arkadaşlarımı -ve dokto­rumu- şimdiki genç gö­rüntümle çok şaşırttım.

Her adımda, elektron sayısı 10 kat artar; rH2 değeri 22 olan bir suda rH2 seviyesi 23 olan suya kıyasla 10 kat fazla elektron bulunur. Skaladaki 2 derece oynama bile 100 kat daha az elekt­ron anlamına gelir. Suyunuzdaki rH2 oranının 22 veya daha az olması sizin için iyidir. Ne yazık ki, şebeke sularının çoğundaki rH2 oranı ortalama 30 veya daha fazla. Bu da sizin hedefiniz olan değerden 100 milyon daha az elektron olduğu anlamına gelir. Suyumuz bize sağlıklı olmak ve sağlıklı kilomuzu koru­mak için gerekli enerjiyi sağlamamaktadır.

Yine de bu ikilemin çözümünü çoktan biliyorsunuz. Suyu-nuza daha önce tarif ettiğimiz şekilde sodyum klorit, bikarbo­nat veya silikat eklemek hem pH’ı hem de elektron aktivitesini artırır. Bu maddeler birbiri ile tepkimeye girer ve oksijeni ser­best bırakarak enerji potansiyelini artırır.

Moleküler yapı
Suyun son önemli özelliği, moleküler yapısıdır. Pek çok musluk ve şişe suyunda, H20 molekülleri 10′lu veya 20′li grup­lar halinde bir araya gelir. Elektron aktivitesi bir molekülün yü­zeyinde gerçekleşir ve bu moleküller birbirine yapıştıkça yüzey alanı ve dolayısıyla elektron aktivitesi azalır. Karşıt şekilde, gruplar ne kadar küçük olursa elektron aktivitesi de o kadar fazla olur. Ayrıca, büyük molekül grupları hücre zarlarının içi­ne geçemez ve böylece hücreleri içerden sulayamaz. Molekül gruplarının boyutu azaldıkça, su hücreyi daha iyi sulayabilir ve daha fazla oksijen sağlayabilir.
Suyunuzdaki molekül grubu sayısı 5-6′dan daha fazla olma­malıdır. İdeali, suyunuzun tek moleküllü olmasıdır. APS veya aktif plazmalı su, elektromanyetik alanlar, ses ötesi ve UV ışın­larını kullanarak moleküler grupları parçalar ve sıradan mus­luk suyunun elektrik potansiyelini kimyasal veya ısınma olma­dan artırır, 1 -2 molekül grubu oluşturarak daha küçük moleküler yapılı ve yüksek elektrik yüklü su üretir (pek çok musluk su­yu veya iyi suda bu oran 10-24 arasındadır).

Pek çok musluk suyu 9.5 pH, 250 mV değerinde OAP ve 19.5 rH2 değerleriyle bir makineden çıkar. Elektron aktivitesindeki artış birkaç hafta boyunca sabit kalır – bu suyun faydalarını görmek için, düz iyonize suda olduğu gibi hemen içmeniz ge­rekmez. Ve Ohio, Cleveland’daki Ulusal Test Laboratuvarı ta­rafından yapılan bir testte APS’nin bakteri, metal, inorganik kimyasal, organik kimyasal, böcek zehiri, bitki zehiri ve polik-loritleştirilmiş bifenil (PKB) seviyeleri bakımından sınırları aş­tığı ortaya çıkarılmıştır.
Kendi icadım olan ve patent almayı beklediğim bir makine ile kendim APM, veya aktif plazmah mikro iyonlu su, yapıyo­rum (pH Mucizesi internet sayfasına bakınız). Aslında APM, APS’yi bir adım ileri götürüp, mikro iyonlaştırma süreci ekleye­rek sudaki elektron miktarını artırır. Tamamıyla tek moleküler yapılı su yaratmak için yapılacak tek işlemdir bu nedenle baş­ka hiçbir su bu kadar enerji potansiyeli sağlayamaz veya vücut ve hücreler tarafından bu kadar kolay emilemez.

APM’nin 9.5 ile 12.5 arasında bir pH dengesi, OAP’nin ise 50 ile 1,250 mV arasında bir değeri vardır ve bu değer aylar boyun­ca sabit kalabilir.

Değişik olarak, daha önceden gösterilen şekilde sodyum damlaları veya tozları eklemek de molekül gruplarının boyutu­nu düşürmeye yardım eder.