PASİF AGRESİF / SÖYLEMEM SÖYLENİRİM

Hepimizin hayatında işleri yavaşlatan, zamanında yapmayan, sözlerini tutmayan, işleri sürüncemede bırakan, duygularını ifade etmek yerine sessiz kalan, küsen, ne karar verilirse verilsin kendi bildiğini yapan, sakin olarak bildiğimiz ama zaman zaman öfke patlamalarına şahit olduğumuz kimseler vardır.

Kendine uygun gelmeyen böylesi durumlar karşısında birey inatçı davranabilir, duruma direnç gösterebilir, sessiz ya da kayıtsız kalabilir. Ancak tüm bunlar hayatının geneline yayılırsa pasif agresif kişilik yapılanmasından söz etmek olası hale gelir.

Birkaç örnek verelim;

Maça gitmek yerine ailesi ile zaman geçiren babanın telefondan veya gazeteden başını kaldırmayarak eşine gösterdiği öfke, İş yerinde aylardan beri beklediğiniz projenin kendi pozisyonuna uygun olmadığını düşünen personel tarafından masanıza getirilmiyor olması,

Günlük hayatında oldukça sakin ve öfke kontrolü olan bireyin trafikte tüm haksızlıklara aşırı tepkiler gösteriyor ve kendi de bu haksızlıklara ortak oluyor olması,

Çocuğunuzun sebze yemeğini sevmediği için ve bu konuda sizinle çatışacak gücü olmadığı için karnının tok olduğunu ısrarla iddia etmesi pasif agresif durumların hayatımızın akışında önümüze serilen birkaç halidir.

TUTARSIZ ÖDÜL VE CEZALARA DİKKAT!

Pasif agresif kişilik özellikleri de diğer tüm yapılanmalar gibi çocukluk çağında ve çoğu zaman anne baba tutumları ile şekillenir. Kendi duygusunu ifade etmek, ne istediğini söylemek yerine anne ve babasının olurunu almaya çalışan veya olumlu duyguları dışındaki duygularını ifade etmekten kaçınarak çatışmadan da kaçınan çocuklar davranış kalıplarını da çatışma olmaksızın kurgularlar.

Gizledikleri olumsuz duygularını ifade ederken sıklıkla susan, erteleyen ve unutan pasif agresifler diğer yandan inatçılıkları ile nam salmışlardır.

Misal ödev yapması için ebeveyn tarafından zorlanan çocukların çoğu zaman ödevinin yanlış sayfasını yapması, yada unutması yaygın örneklerdir. Çünkü çocuk bu durum içerisinde olmak istememiş, size karşı koyamamış ve duygusunu belirtemezken öfkesini farkında olmadan bir şekilde ifade etmiştir. Elbette her benzer tablo aynı sebeple gerçekleşmez fakat duyguları önemsenmeyen, ifade etmesine fırsat tanınmayan çocukluk öykülerinde benzer süreçlerin sıklığı oldukça fazla karşımıza çıkmaktadır.

Bu karşı durma davranışları ergenlikte anne ve babanın onaylamadığı davranışları tercih etmek olarak ortaya çıkar. Çatışmadan kaçınılır ancak anne ve babanın en uzağındaki okul tercih edilir, anne ve babanın benimsemediği bir meslek tercih edilir, farklı politik görüş benimsenir, ebeveynin onaylamadığı arkadaş ilişkileri önemsenir. Buradaki temel mesele ergenin karşıt duygularını ifade edememesi, yahut kendini ifade ettiğinde onay alamaması ve nihayetinde ortama öfkesini gösterme şekli olarak kaçınma davranışlarında bulunması ve bunu kimlik haline getirmesidir.

Duygularını ifade etmekten kaçınan ve içe dönen, öfkeyi farklı şekillerde dışa vuran bireylerde yaş ilerledikçe gelişen iki önemli özellik inatçılık ve sorunların dışsallaştırılması durumlarıdır.

İşin yetişmemesinde hep bir başka sebep vardır, uygun ifade edilemeyen sevgi sözcüklerinde karşısındaki sorumludur, yürümeyen süreçlerde başka kişi ve kurumların etkisi vardır.

Şikayetlerinin ve eleştirilerinin sonu gelmez, başlarına gelen her ne ise ondan değil, etrafındakilerden kaynaklanır.

Aynı zamanda kendini yetersiz ve değersiz hisseden birey, bununla baş edebilmek için çoğu zaman fazlasıyla eleştirel ve küçümseyici bakış açısı sergiler.

Çift ilişkilerindeyse ilişki yürütmekte güçlük yaşanır. Özellikle öfkesini, huzursuzluğunu sözel ifade etmeyip sonrasında pek çok şeyi yokuşa sürmesi bir müddet sonra karşısındakinin motivasyonunu kaybetmesine sebep olur. Unutulan randevular, asılan suratlar, “Bir şeyim yok, iyiyim” demeler, itiraz etmeme ve fakat kabul etmeme, inadından hep aynı davranış kalıplarını sergileme ve dahası puzzle çözme tadında yaşanan ilişkiyi oldukça yıpratır. Pasif agresif tutum, karşıdakinin agresyonunu da arttırır. Ya da diğer partnerin ‘öğrenilmiş çaresizlikle olayları kabul eder.

Anne-baba olarak bu tarz bir kişilik yapılanmasıyla yürütülen ebeveynlik çocukları oldukça zorlar. Vakit geçirdiğini iddia eden babanın aslında televizyon izliyor oluşu, okuldaki en mühim meseleyi anlatırken annenin duygusuz ve donuk bir ifade ile orada olmayışı ve sadece dinliyormuş gibi yapması, küsmesi çocuğu tek boyutlu bir ilişkide bırakır.

Eğer iş yerindeysek, görev paylaşımlarında bazılarının daha sessiz kaldıklarını ve sonrasında da ellerindeki işleri daha yavaş bitirdiklerini, zorladıklarını, yetiştiremediklerini fark ederiz. Oysa üzerine konuşmak istemişiz ve iş bölümü sırasında ona da sormuşuzdur. Ama görüşünü net olarak duyamamışızdır. Sonrasında ise işin bu kısmında hep bir aksama olmuş ayak sürdüğünü hissetmişiz.

Pasif agresif kişilik bozukluğunda bireyin duyguları ile olan imtihanın tüm hayatının çatışması halinde olduğu açık ve gözler önündedir. Hayatı kendine ve çevresine oldukça güç hale getirmekte ve hep yokuş yukarı yürümektedir. bu hem kendini öfkelendirmekte hem de geliştirdiği savunmalarla çevresini benzer bir yokuşa sürüklemektedir.

Duygu ya akamaz ya nasıl akacağını bilemez, kaçar, küser, hedef şaşırtır, yok bir şeyim der, yan yollara sapar…

O SİZİN NEYİNİZ?

Eşinizse:

  • Duygularınızı açık ve net olarak gösterin. Eşinizin de bunu yapması için teşvik edin.
  • Partneriniz hangi duygusunu çıkarırsa çıkarsın kabullenin. Duygularını değil, davranışlarını tartışın.
  • Yokuşa sürülen pek çok olayda partnerinizin asıl isteğini sorgulayın.
  • Öğrenilmiş çaresizlik handikabına düşmeyin. Öğrenmeyin. Söylemek istediğini net bir şekilde söylemesini destekleyin ve bunu yapmadığı takdirde sizin hissettiklerinizi geri bildirim olarak sunun.

Çocuğunuzsa:

  • Duygularınızı açık ve net ifade ederek rol model olun.
  • Tutarsız ödül-ceza sistemlerinden kaçının.
  • Açığa çıkardığı duygularda sözel olarak geri bildirimde bulunun. Davranışlarıyla ifade etmeye çalıştığında isteklerini net olarak anlamadığınızı ifade edin.
  • Duygularını ifade etmesi halinde duygusu ne olursa olsun kabullenici davranın, her zaman ifade etmesi konusunda teşvik edin. Olumsuz duygularını ve öfkesini de benzer bir kabullenişe tabi tutun.

Ebeveyninizse:

  • Duygularını anlamak istediğinizi belirtin. Davranışlarıyla ifade ettiklerini anlayamadığınızı söyleyin.
  • Ceza sisteminin size zarar verdiği kadar onu yorduğunu belirtin.
  • Meseleleri anında çözmek taraftarı olduğunuzu ve diğer yolların zaman kaybı olduğunu ifade edin.
  • Duygularınızı açık ve net söyleyin ve karşılığını hemen talep edin.

Arkadaşınızsa:

  • İfade etmekte zorlandığı konuları fark ederseniz siz açın.
  • Sebepsiz davranışlarının farklı duygulardan kaynaklı olabileceğini düşünün.
  • Çoğu şeyi dışsallaştırdığı durumda iç görü geliştirmesine destek olun.
  • Karşılıklı paylaşımların önemini vurgulayın ve olumsuz duygularını da aktarabileceği konusunda yüreklendirin.