KİŞİLİK ÖZELLİĞİ VE KİŞİLİK BOZUKLUĞU ARASINDAKİ FARK

Herhangi bir kişilik özelliğinin belirgin olarak baskın olmadığı durumlar, ‘olağan kişilik özellikleri’ olarak tariflenir ve toplumun önemli bir kısmını oluşturur.

Farklı özelliklerin bir arada ve kıvamında var oluşu bu bireyleri hayatla uyumlu kılar. Bu uyum, toplumdaki yaşamı kolaylaştırır. Bir tutam obsesif mavi, bir tutam narsistik kırmızı, iki tutam gri bağımlı, bir tutam yeşil pasif agresif, iki tutam sarı depresif…

Zorlayıcı kişilik özellikleri ve kişilik bozuklukları, birbirine benzer görünen ancak iddialı farklara sahip iki alandır. Örneğin obsesif kişilik özelliği olan kişi kendisinin farkındadır, büyük harflerle “Takıntılıyım” der. Kimi durumda memnun kimi durumda memnuniyetsizdir ancak iç görüsü vardır.

Obsesif kişilik bozukluğu olan şahsiyetse “Şahaneyim, takıntılı değilim, etrafımdakiler hatalı” der ve yola devam eder.

Bizi veya karşımızdakini zorlayan kişilik özelliklerinde insanlar kendilerinden hoşnut değillerdir, maraziyetleriyle ilgili kısmi ya da tam iç görüleri vardır ve çareler ararlar. İş hayatı ve sosyal çevredeki işlevsellik sıklıkla idare eder. Yaşamdan daha fazla zevk alabilmek, duygularını daha rahat ifade edebilmek için yardım almaya, üzerine düşeni yapmaya hazırdır. İç görümüz vardır; takıntılı, planlı, hata tahammülü az, kaygılı biriyizdir, değişip dönüşmekte sıkıntı yaşarız ancak biliriz, dert bizdedir.

Kişilik bozukluklarında ise iç görü yoktur, etrafımız arızalıdır ve bize uyumlanmak zorundadır. ‘Dert dünyanın bizim dışımızdaki kısmındadır’ algısıyla yaşanır. Kişilik bozukluklarında iç çatışmalar ve dürtüler sıklıkla kontrol edilemez ve davranışlara yansır. Başkalarını rahatsız etmiş olması önemsenmez hatta bazen haz bile verebilir. Kişi içinde bulunduğu çevreye uyumlanmak yerine çevresini kendine uydurmaya çalışır. Kendisi doğru, dünya yanlıştır!