Güven Eksikliği İşgali: Duygusal Güvensizlik

Hayatta duygusal güvensizlik ile yaşamak ağır bir yüktür. Her şeyden şüphe duymak, özellikle kendimizden şüphe duymak, kişisel mutluluğumuza karşı yönelen büyük bir engeldir. Güvensiz bir şekilde yürürken, güven eksikliği yaşamak ve önemli konulara alamamak, binlerce konuyu, tıpkı bir cambazın ip üstünde durması gibi, dengelemeye çalışmak gibidir.

Çocukluğumuzdan beri bu güvensizlik duygusu bizimle birlikte olmuş olabilir. Mutsuz bir çocukluğun sonucu da olabilir. Belki de bazı çocuklar gibi korunmadık ya da kendimizi güvende hissedemedik. Öte yandan, belki de güvensizliğimiz, karşı taraftan kaynaklandı. Belki de anne babamız gençken bizi aşırı korumuştu, bu da bizi aşağılık kompleksine yöneltmiştir. Güvensizlik hali, son derece etkili travmatik durumlardan da kaynaklanabilir.

Duygusal güvensizlik, ilerlemenin en büyük düşmanı, benlik saygısına en büyük köstek ve güçlü ilişkiler kurmanın karşısındaki en büyük sıkıntıdır. Duygusal güvensizliğin zihnimizi istila etmesine izin verirsek, eleştiriler ve sonsuz bir kendinden şüphe döngüsü devreye girecektir. Ancak, kendimizi koruyabiliriz, bu sayede böyle durumlar gerçekleşmeyecek. Duygusal olarak güvensiz hissediyorsanız, güveninizi yeniden kazanabilirsiniz. Şimdi daha derinlemesine konuşalım.

Duygusal güvensizlik nedir?

Duygusal güvensizlik, kendi yeteneklerimiz, hislerimiz ve hareket tarzımızdan sürekli olarak şüphe duymaktan kaynaklanır. Bizi felce uğratan sürekli bir şüphe halidir. Duygusal olarak kararsız olduğumuz zaman, yanlış bir mutluluk duygusu elde etmek için diğer insanlardan onay almamız gerekir.

Güvensizliğin ve belirsizliğin sadece hayatın bir parçası olduğunu unutmayalım. Aslında, İspanyol filozof ve deneme yazarı Ortega Y Gasset, radikal güvensizliğin herhangi bir zamanda varlığını durdurabileceğini söyler. Sorun şu ki, bizim kendimize güvenmediğimizin her zaman farkında değiliz. Zaman planlaması ve organizasyonu yaparak, geleceğe dair yanılsamalar yaratıyoruz. Her şeyin beklediğimiz gibi olacağından eminken, birdenbire her şey bin parçaya ayrılırsa, yeni bir plan yapmaya başlamalıyız.

Bazı güvensizliklerle yaşamak

Her şeyin bir kaç saniyede değişebileceğini bilmek, daha yoğun yaşamamıza yardımcı olabilir. Ancak bu, güvensizliği bir arkadaş ya da dost olarak kabul ettiğimiz anlamına gelmez. Aksine, sadece güvensizlik düşüncesini dikkate alıyoruz. Güvensizliğin ya da belirsizliğin herhangi bir zamanda gizlenebileceği fikriyle rahat olmalıyız. Yapabileceğimiz en iyi şey, o zaman geldiğinde yüzleşmeye hazır olmak.

Peki bu, güvensiz olmanın ve verilen bir şeyi kabul etmemenin daha iyi olduğu anlamına mı geliyor? Hayır, söylediklerimiz, hiçbir şeyin yanlış gitmediği hayali bir dünyada yaşamaktan kaçınmanın en iyisi olduğunu söylüyoruz. Aşırı duygusal güvensizlik zararlıdır. Öz güvenimizi geçersiz kılmanın yanı sıra, duygusal güvensizlik hayatımızın her alanına yayılabilir. Bir şeyden emin olmadığımızda nasıl devam edeceğiz?

Önemli olan genel güvensizlik ve aşırı duygusal güvensizlik arasında nasıl bir ayrım yapılacağını bilmektir. Duygusal güvensizlik, bizimle olan ve kendimize nasıl değer verdiğimizle ilgili çok daha spesifik bir durumdur. Duygusal güvenlik bizimle yaşar ve yaşamı bambaşka bir şekilde görmemizi sağlar. Bunun sebebi, kendimize güvenmemek ve kendimizi iyi hissetmek için başkalarından onay aramaktır.

Duygusal güvensiz insanlar hangi özelliklere sahiptir?

Duygusal güvensizlik dünyasını ve bizi nasıl etkilediğini daha iyi anlamak için, güvensiz bir insan olmanın ne anlama geldiğini bilmek önemlidir. İşte duygusal olarak güvensiz insanların en yaygın özelliklerinden bazıları şunlardır:

  • Eleştiri, yargılanma ve başkalarından gelen görüşlerin korkusu.
  • Kendini kabul edilmiş ve övgüyü hak etmiş olmak için başarıları ile hava atmak
  • Mükemmeliyetçilik ve rekabetçi olma eğilimi.
  • Genellikle kendini savunma hali.
  • Düşük benlik saygısı.
  • Şüpheyi ve güvensizliği diğerlerine yaymaya çalışma.
  • Sıklıkla alçak gönüllülüğü yanlış kullanma
  • Kendilerine hiç güvenmeme.

Duygusal olarak güvensiz bir insanın zihni

Güvensiz insanlar, sürekli bir iç savaşla yaşıyormuş gibi davranmaya ve düşünmeye eğilim gösterirler. Bu savaş, onların kendilerini kabul ettirmeleri ve derin bir engel ve yararsızlık duygusuna sahip olmaları ya da kendilerini başkalarına kanıtlama ihtiyaçları arasında bir mücadeledir. En ciddi durumlarda, duygusal olarak güvensiz bir insan, hiç kimsenin onlara değer vermeyip, kendini yokmuş gibi hissettiği zaman, kendilerine görünmez hale gelir.

Avusturyalı psikanalist Alfred Adler bu tip bir insanı tanımlamak için aşağılık kompleksi kavramını öne sürmüştür. Güvensiz insanların üstünlük için sürekli bir mücadele içerisinde olduğunun altını çizmiştir. Bu üstünlük ihtiyacının, ilişkileri üzerinde olumsuz bir etkisi olabilir. Mutsuzlukları başkalarını mutsuz eder. Ek olarak, Adler bu davranış tipini nevrozların tipik bir sınıfı olarak adlandırdı.

Ancak, tüm güvensiz insanlar bu şekilde sınıflandırılmaz. Her şey kendi yeteneklerine ve başarılarına ne kadar güvendiğine bağlıdır.

Duygusal güvensizliği yönetme anahtarları

Bizi yöneten o sürekli kendinden şüphe duyma duygusundan kurtulmak mümkündür. Önemli olan, işi nasıl yapmamız gerektiğini bilmektir. Ancak bunu, kendimizi hafife almak için kullanırsak, süreç biraz zaman alacaktır.

Kendimize inanmak, duygusal güvensizliğin girdabına geri dönmekten kaçınmak için atabileceğimiz güçlü adımlardan biridir. Rahatsızlıktan ve nüksetmesinden kaçınmak için, her gün iyileşme süreci için çalışmak zorundayız. İyileşmek için birkaç şeyi dikkate almalıyız:

  • Karşılaştırmalardan kaçının.
  • Hem zayıflıklarınızı hem de güçlü yanlarınızı kabul edin.
  • Eleştiriyi kişisel bir şeye dönüştürmeyin.
  • Geçmişin yaralarını iyileştir. Endişe ve sürekli şüphe tohumları yaratırlar.
  • Mizah duygusu geliştirin.
  • Başkalarından onay almayın.
  • Doğru yönde attığınız her adımın değerini bilin.
  • Mükemmel olma inancından vazgeçin.
  • İç diyaloğunuza dikkat edin.

Artık yolu biliyorsunuz. Neden yolculuğa başlamıyorsunuz? Kendimize değer vermek, verebileceğimiz en güzel armağanlardan biridir. Kendimize ve yeteneklerimize güvenmek, muazzam kişisel gelişim yaratacaktır.