Polikistik over sendromu kimlerde görülür?

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Jinekolojik Onkoloji Prof. Dr. Korhan Kahraman, polikistik over sendromuna ilişkin,”Hastalık sıklıkla geç ergenlik ve genç erişkin yaş dönemlerinde 18-25 yaş aralığında ortaya çıkmaktadır” dedi.

PembeNar Özel

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Korhan Kahraman, polikistik over sendromunun (PKOS) tüm dünyada oldukça yaygın görülen bir hastalık olup yaklaşık olarak her 10 genç kadından birinde görüldüğüne dikkat çekerek, “Hastalık sıklıkla geç ergenlik ve genç erişkin yaş dönemlerinde 18-25 yaş aralığında ortaya çıkmaktadır. Temelde bir yumurtalık hastalığı olmakla birlikte nedenlerinin karmaşıklığı ve etkilerinin vücudun birçok sisteminde görülebilmesi nedeniyle bir hastalıktan çok bir sendrom olarak adlandırılmaktadır.

Polikistik over sendromu, tanımlanması oldukça eskilere dayanan bir hastalık olmasına rağmen; nedenleri, etkileri ve tedavisi alanında günümüzde en çok çalışma yapılan ve hala aydınlatılmaya muhtaç bilinmezlikler içeren tıbbın ‘gizemli’ hastalıklarından biri olmaya devam etmektedir. Genetik, ailesel yatkınlık, çevresel faktörler, etnik köken ve obezite gibi birçok faktör hastalığın ortaya çıkmasında rol alabilmektedir. Bunlar içerisinde genetik olarak yumurtalığın ‘sıradışı’ davranış biçimi hastalığın ortaya çıkışında temel bir neden olarak görülmektedir” diye konuştu.

“Adet kanamaları gecikerek sıklıkla 35 günden daha uzun aralıklarla ve süresi öngörülemeyen bir gecikme ile gerçekleşmektedir”

“Yumurtalıkta görülen ana problem, aylık düzenli olması gereken yumurtlamanın tamamen ya da kısmi olarak gerçekleşmemesidir” diyen Kahraman sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Bu durumun sonucu olarak, aylık olması gereken rutin adet döngüsü gerçekleşmemekte ve adet kanamaları gecikerek sıklıkla 35 günden daha uzun aralıklarla ve süresi öngörülemeyen bir gecikme ile gerçekleşmektedir. Kronik yumurtlayamama probleminin klinik yansıması olarak, hastalar sıklıkla ‘adet görmüyorum’ ya da ‘2-3 ayda bir adet görüyorum’ şeklinde bir ifade ile hekime başvurmaktadırlar. Yaygın görülen bir diğer klinik problem ise ‘hirsutizm’ olarak adlandırılan durum olup bu ifade, vücudun erkeklere özgü alanlarında ortaya çıkan ve erkeksi kıl yapısına sahip tüylenmenin belirgin bir şekilde kadınlarda görülmesini tanımlar. Hirsutizm, normalde kadınlarda düşük seviyelerde olan erkeklik hormonlarının, PKOS’nun neden olduğu bir dizi değişiklik neticesinde, daha fazla miktarda üretilmesi veya hormon seviyeleri normal seviyelerde olsa dahiartmış etkinliğinin bir yansıması olarak ortaya çıkmaktadır.

Kadınlarda erkeklik hormonun etkisindeki bu artış ‘androjenizm’ olarak adlandırılan bir dizi değişikliğe neden olur ve hirsutizm bunlardan en sık görülenidir. Polikistik over sendromlu genç kadınlarda ikinci sıklıkta görülen androjenik belirti sivilce problemidir. Erkek tipi saç dökülmesi nadir olmakla birlikte kimi zaman bir diğer androgenik bulgu olarak karşımıza çıkabilmektedir. Polikistik over sendromlu genç kızlarda görülen artmış erkeklik hormon seviyelerini ana kaynağı yumurtalıklar olmakla birlikte, böbrek üstü bezleri ve vücuttaki yağ hücreleri de bu hormonların artışında rol alan diğer yapılardır.”

Polikisitik over sendromlu bireylerde yaygın olarak görülen problemlerden birinin de kilo fazlalığı olduğuna vurgu yapan Kahraman, “Olguların yaklaşık yarısında vücut ağırlığı ideal kilonunun üzerindedir. Vücuttaki yağ kütlesi ile hastalığın yaygın problemleri (adet düzensizliği, androjenizm) arasında direkt ve sıkı bir ilişki bulunmaktadır. Bu nedenle tedavide ana faktörlerden biri fazla kiloların, diyet ve egzersiz programları ile kontrol altına alınmasıdır. İnsülin hormonuna direnç (insülin rezistansı) veglukoz kan düzeylerinin yüksekliği (glikozin toleransı) PKOS’dasık görülen metabolik değişikliklerden olup bu durumların varlığı ilerleyen yaşlarda şeker hastalığı için önemli bir risk artışına neden olabilmektedir” değerlendirmesinde bulundu.

PKOS ve kısırlık

Kahraman, çocuk sahibi olamama probleminin de, PKOS’lu bireylerde görülen yumurtlama sorununun bir sonucu olarak ortaya çıktığını kaydederek, “Kadına ait çocuk sahibi olamama (infertilite) nedenleri arasında PKOS ile ilişkili yumurtlama sorunları, azımsanamayacak oranlarda bir nedensel sıklığa sahip olup kimi zaman hastaların kliniklere esas başvuru nedeni olabilmektedir. Uzun süreli yumurtalık fonksiyon bozukluklarının neden olduğu hormonal düzensizlik, rahim iç duvarının estrojen hormonu ile uygunsuz ve kontrolsüz uyarımına neden olarak rahim iç duvarının kalınlaşmasına ve kimi zamanda bu alanda ortaya çıkan rahim kanserleri (endometrium kanseri) için az da olsa bir risk artışına neden olabilmektedir. İnsülin hormonu metabolizmasındaki değişikliklerin de bu riske katkı sağladığı bilinmektedir.

Tedavide temel yaklaşım, yaşam stilinin bu sendromun halihazırda var olan etkilerini (adet düzensizliği, androjenizm, çocuk sahibi olamama)veya ileride ortaya çıkması muhtemel uzun dönem risklerinin (Diyabet, kalp-damar hastalıkları, kanser vs.) azaltılmasına yönelik düzenlenmesidir. Fazla kiloların veya yağ kütlesinin,düşük karbonhidratlı diyet ve egzersiz ile azaltılması esastır. Bozulmuş olan adet ritminin, doğum kontrol hapları ile düzenlenmesi yaygın olarak kullanılan farmakolojik (ilaç) tedavi stratejilerinden biridir. PKOS’da kullanılan doğum kontrol ilaçlarının temel özelliklerinden birisi içeriğindeki hormonların (progestin) anti-androjenik yani erkeklik hormonunun etkilerini engelleyen özellikte olmasıdır. Bu özellikteki doğum kontrol hapları, bozulmuş olan adet döngüsünü düzenlemenin yanında erkek tipi tüylenme, sivilce ve saç dökülmesi gibi problemleri de azalmakta veya tamamen ortadan kaldırabilmektedir. Çocuk sahibi olmak isteyen ve PKOS nedeniyle bu şansı yakalayamayan bireylerde temel tedavi seçenekleri, yumurtlamayı yeniden sağlayıcı ilaçların kullanıldığı bir dizi yardımcı üreme tekniğinin kullanımını kapsar” açıklamasında bulundu.